12 Ağustos 2015 Çarşamba

Öldürün Her Birimizi

Madem oturup konuşmayı başaramıyorsunuz, madem bir masa başında oturmayı, öldürmekten daha zor görüyorsunuz, öldürün o halde her birimizi.
     Teker teker öldürün, ikişer ikişer öldürün, üçer, beşer öldürün. Bombalarla, tuzaklarla, beyinlerini aldığınız mekanik canlılarla öldürün.
     Madem yeşertmeyi başaramadınız yeryüzünü, ekini ve nesli birlikte bombalayın. Dağlarımızı, mağaralarımızı bombalayın. Dağlarımızda seken ceylanları, nesli tükendi tükenecek onlarca canlı türünü bombalayın. Ateşe verin yeniden umuda duran şehirlerimizi.
     Madem adamakıllı barışmayı da, adamakıllı savaşmayı da bilmiyorsunuz, öldürün her gözünüze kestirdiğinizi. Uyurken öldürün, çocukların gözü önünde, yemek sofralarında öldürün. İlgili ilgisiz ayırmayın, öldürme isteğiniz geldiğinde öldürün.
     Büyüklenmek istediğinizde öldürün. Büyüklüğünüzü göstermek istediğinizde öldürün. Her yere yetişemiyorsanız da gönderin çıraklarınızı, gönderin yeni yetme bağlılarınızı. Sizin adınıza ne cinayetler işleyebildiklerini kanıtlasınlar.
     Savaş kurallarını tanımayın. Hiç bir kural tanımayın. Hem zaten kurallar güçsüzler için değil mi.
     Siz güçlüsünüz, Siz büyüksünüz. Kutlu tarihiniz, kutlu atalarınız, güçlü gelenekleriniz var. Bütün bir medeniyet sizden sorulur zaten. Sizin dışındaki herkes, ilkeldir çünkü. Öldürün bütün ilkelleri, öldürün hepimizi, her birimizi.
     Bizi öldürerek gücünüzü gösterin. Üstün ırklarınızın gücünü, bizi öldürerek, yarı çıplak yatırarak, kayıtlar altına alarak gösterin. Sizler üstünsünüz, bunu ispatlayın her seferinde. Bu sizin hakkınız. Bizler öldükçe sizler haklarınızı, üstünlüğünüzü garantileyin.
     Madem öğrenemediniz insanlığa kurtuluş müjdelerini taşımayı, gariban çocuklarını bombaya dönüştürerek öldürün. Henüz on üçünde, on beşinde, on sekizinde, yirmisinde katiller yetiştirin.
     Kutlu ayetleri de alet ettiğiniz eylemlerinizde, katliamlar yapsın makineleştirdiğiniz bedenler.
     Nasıl da hayata selam durmuştuk oysa, nasıl da umutla yüklenmişti yükünü dağlarımız, sokaklarımız, ekinlerimiz, bedenlerimiz.
     Ama madem savaşmak için kılıç kuşandınız, bomba kuşandınız, dağıtın o zaman bütün umutlarımızı. Şehirlerde savaşın, sokaklarda savaşın, dağlarda savaşın. Çocukların içinde, yaşlıların yanında savaşın. Hastane kapılarında savaşın.
     Eylemlerinizin kime ne felaketler getirdiğini ölçmeyin, önemsemeyin sonuçları. Siz hepiniz kutsalsınız. Kutsalların savaşında zayiatların önemi mi olurmuş.
     Yakın, yıkın yaşam alanlarını. Yeniden tanımlayın savaşı, savaş alanlarını. Özgürlük adına kalkan her namlu esaretimizi arttırsın. Güvenlik adına dumanlanan her namlu sığınacak son mekanımızı da darmadağın etsin. Özgürlük savaşınız esir alsın her yanımızı. Yaşama alanı bırakmasın yeryüzünde.
     Fark etmez dilimiz, cinsimiz, ırkımız. Çünkü biz bize benzeriz ve acı sadece bizim yuvamızda yankılanacak her zaman.  Hep ölen biz olacağız ve hep sizler zafer naraları atacaksınız birbirinize karşı. Çünkü sizler birbirinizi değil, bizleri öldürdükçe zafer kazanmış olacaksınız.
     Öldürün şu halde her birimizi, her bir yerde. Üçer, beşer öldürün. Sahte kutsallar eşliğinde öldürün. Büyük büyük cümleler kurun sonra. İntikam yeminleri edin arkamızdan. Ama gene gelip öbür yanımızı öldürün. Bizim intikamımız için bizi öldürün yeniden.
     Önce toprağı kutsayın, zihninize üşüşen şeytani düşünceleri kutsayın. Sonra da çaresiz anaların yavrularını koşturun savaş alanlarına. Sahte kutsallarınız adına boğazlasınlar birbirlerini. Ne ölen ne için öldüğünü bilsin, ne öldüren ne için öldürdüğünü bilsin. Ama her biri, eylemini kutsal duygularla gerçekleştirsin.
     Sahte kutsallarınıza sizden çok inananlar ölsün her zaman. Ama siz yaldızlı cümleler peşine düşün sadece. Yeni kurbanlar bulmanıza yardımcı olacak kutsal metinler öğrenin. Sizin için yaşasın ve sizin için ölsün insanlık.
     Üstün olan sizsiniz çünkü. Ondandır bu kadar kurban bulmanız. Eğer üstünlük, eğer kutsallık sizde olmasaydı kanar mıydı bu kadar insan kutsallarınıza. Bunca acı düşer miydi, gün görmemiş yüreklere. Hem siz bunca zalimleşir miydiniz, insanları kurban ederken, toplumları, kutsalları feda ederken.
     Öldürün onun için her birimizi, hepimizi. Birer birer öldürün. Üçer üçer öldürün. Beşer, onar öldürün.  Her bir ölümümüzden yeni zaferler devşirin.
     Sizin savaşınızda en çok biz kaybettik. Aslında sizin savaşınızda sadece biz kaybettik. Hiçbiriniz yenilmedi bu savaşta. Siz savaştınız ve biz öldük. Siz savaştınız ve biz birbirimize bilendik. Siz savaştınız ve biz yeni kıyımlar yaşadık. Siz savaştınız ve biz yenildik.
     Bir kırk yıl daha savaşın, bir kırk bin daha ölelim. İki milyon daha göç edelim bilmediğimiz topraklara. Bizi kardeş kabul etmeyen sokaklara sığınalım. Yeni nesillerimiz çifte esaretle büyüsünler. Sokakta, okulda, hatta camide dışlanalım. Hırsıza, çapulcuya, bozguncuya çıksın yeniden adımız. Ama siz, öldürmeye devam edin yinede.
     Öldürün her birimizi. Üçer, beşer öldürün ne duruyorsunuz.
     Dağıtın hadi umutlarımızı, dağıtabildiğiniz kadar.
     Nasılsa söz dinlemeyeceksiniz, nasılsa öldürmekten vazgeçmeyeceksiniz.
     Ama biz de, öle öle tükenmeyeceğiz.
     Umutlarımız da tükenmeyecek.