28 Ocak 2013 Pazartesi

İmralı Süreci Desteklenmelidir

Kürt/Kürdistan Meselesinde, silahların devre dışı bırakılması amacıyla başlatılan ve İmralı süreci diye adlandırılan görüşmeler zincirinin kalıcı bir ateşkesle sonuçlanması için, kirli savaşın durdurularak silahın meselenin merkezinden çıkarılabilmesi için erdem sahibi her bireyin, her çevrenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Bu süreçte sarf edilecek her dikkatsiz ifade, hesabı yapılmadan ortaya konacak her tavır, kirli savaşın yeniden bir kör dövüşüne dönüşmesine sebep olan kıvılcım görevi görebilir. İstismara açık olan bu savaşın yeniden tahammül edilemez ve müdahale edilemez bir noktaya gelmesinin hesabını hiç kimse veremez. Bu yükün ağırlığını hiç kimse taşıyamaz.
Bu anlamda hassas ve aynı zamanda netameli süreçlerden geçiyoruz. Bu tür durumlarda tarafların tedirgin olması, dikkatli adımlar atması, karşı tarafın hamlesini beklemesi doğaldır. Yaşanmış onca acı tecrübe, karşılıklı yapılan sayısız kara propaganda, halen kullanılan pervasızca ifadeler eşliğinde aklıselim ile hareket edip, bir noktaya ulaşmaya çalışmak her zaman için risklidir. Bu riski göz ardı etmemek gerekmektedir. Önemli olan süreci baltalayacak ifadelerden, eylemlerden kaçınmak ve olası tahriklere karşı tedbirli olmaktır.
İki yüzyıllık mücadele süreci ortaya çıkarmıştır ki; bu meselenin çözümü silahla mümkün görünmemektedir. Geçen sürede silahın sadra şifa bir ortam hazırlamadığı ortadadır. Kürt tarafı için de, hâkim güç için de şiddetin getirilerinin götürdüklerinden fazla olduğunu iddia etmek çok güçtür. Silahın bu topraklardaki yaşam koşullarında sadece felaketler getirdiği, ortadadır. Bu gerçeği her iki taraf ta, kamuoyu da çok iyi bilmelidir.
Şu anda taraflarca başlatılan görüşmeler, dökülen kanın durdurulması için bir fırsattır. Bu fırsat taraflarca değerlendirilmelidir. Devlet ve örgüt arasındaki temasta korkuların bertaraf edilmesi için, her iki tarafa ait kamuoyunun açıkça destek ve katkı vermesi gerekmektedir. Devletin kibirli duruşunda hafif bir esnekliğin hissedildiği bu durumda, özellikle sivil toplum örgütlerinin, akil adamların, sorumluluk sahibi çevrelerin açık ve keskin bir destek sunmaları çok önemlidir. Devletin herkes ile görüşülebileceğini, bunun abartıldığı gibi bir durum olmadığını, özellikle içerdeki çevrelerin hem kamuoyuna, hem devletin yetkili birimlerine ifade etmesi gerekmektedir.
Genel itibariyle örgüte ait kamuoyunun sorunun çözümüne daha yakın bir yerde olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Gerek örgüt, gerekse de bağlantılı birimlerin her fırsatta, “devlet ile ortak bir gelecek” talep ettikleri ortadadır. Taleplerin bu kadar aşağıya çekilmesinin kendi başına açık bir “taviz” olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda silahlı mücadelenin gereği ve anlamı kalmamıştır. “Ortak bir gelecek” için silahlara sarılmanın, karşılıklı şiddet uygulamanın anlamı ve mantığı yoktur. Şu anda örgütün öne çıkardığı öncelikler için de, devletin bunlara karşı çizdiği kırmızı çizgileri için de silahlı mücadelede ısrar etmenin bir açıklaması yoktur. Benim görebildiğim kadarıyla, eğer devlet bu görüşmelerde gerekli ciddiyeti ve cesareti gösterebilirse, aşama kat etmek mümkün olabilecektir. Bunun için de aynı yakınlığı, devlete ait kamuoyunun da açıkça göstermesi, devlet birimlerini cesaretlendirmesi ve atılacak adımların destekleneceğini çok net ifade etmesi gerekmektedir.
Bu sürecin başarıya ulaşması herkes için bir artı değer getirecektir. Bunu söylerken, bu sürecin Kürt/Kürdistan meselesinin nihai çözümünü beraberinde getireceğini iddia ediyor değilim. Zaten bu anlamda; taraflarca net ifadeler kullanılmamaktadır. Daha çok silahların susturulması/bırakılması yönünde çaba sarf edilmektedir. Örgütün ve bağlantılı kurumların nihai hedefler açısından çıtayı oldukça aşağılara çekmiş bulunmalarına karşılık, muhtemelen devlet tarafından da bazı adımlar atılacaktır. Bazı küçük haklar iade edilecektir. Bu iadelerin ne ifade ettiği, yeterlilik ve işlevleri süreç içerisinde değerlendirmeli, itirazlar şiddet dışı yöntemlerle dile getirilmelidir.
Her şeye rağmen silahların susması, şiddete dayalı bir mücadelenin devre dışı bırakılması gerekmektedir. Herkesin, her kesimin çok net bir şekilde, bundan sonraki süreçte şiddete yer olmadığını bilmesi ve ona göre bir rota çizmesi gerekmektedir. Kararlı, bilinçli, istikrarlı bir mücadelenin önünde hiçbir gücün duramayacağını, bu mücadele için silahın, şiddetin tek yol olmadığını, dahası silahın çoğu zaman birçok şeyi engellediğini, örgütlü ve dikkatli mücadeleler sürdürmek gerektiğini bilmek gerekmektedir. Şiddeti mahkûm etmek ve daha sonra da bütün sivil kanalları zorlamak gerekmektedir.